le serment des limbes

angelus
gün itibari ile piyasaya çıkmış olan jean christophe grange eseridir.



"birbirinin benzeri cinayetler işlenmektedir. bu cinayetlerin ortak noktaları, katillerinin öldükten sonra hayata döndürülmüş ve uzun süre komada kalmış insanlar olmasıdır. öldürülen kişiler de, onların komaya girmesine sebep olan kişilerdir. bir tür intikam cinayetleridir bunlar. ancak bu kişiler gerçekten katil midir? yoksa sadece verilen emirleri uygulayan birer piyon mudurlar? avrupa’nın birbirinden uzak kentlerinde işlenen bu cinayetler nasıl bu denli benzerlik içermektedir? yoksa katil tek bir kişi midir? kendini şeytanın yerine koyan, kendini şeytan sanan biri. belki de şeytan gerçekten yeryüzüne inmiştir."
angelus
her 20 sayfada bir konusu değişen, "e tamam olay buymuş demek ne güzel" derken 20 sayfa sonra "hımm aslında şöyleymiş" gibi bir yorum yaptıran, hristiyanlık ile satanizmin paralel bir şekilde konu edildiği ve yazarın diğer kitapları ile uzaktan yakından alakası olmayan fantastik öğelerin yer aldığı eser olmuştur. güzel de olmuştur.
deniztema
yazarın diğer kitaplarını okuyup başladığım için,beklediğimden farklı çıkan,çok şaşırdığım fantastik bile diyebileceğim,oldukça etkileyici romandır.eğer satanizm,şeytan ve buna paralel meselelerle ilgilenmiş veya münasebet içerisinde bulunmuşsanız çok fazla çekici geleceğini tahmin ettiğim okumaktan haz duyulan güzelliktir.
with all my love
üzülerek söylüyorum ki ilk yirmi sayfasi tamamen betimlemeden olusmus; diger sayfalarda da ara ara kendini göstermiyor degil bu betimlemeler.

olaylar çarpici ve sürükleyici; ancak betimlemenin bu denli yogun olusu, sürükleyiciligine kirmizi isik yakmaktan öteye gidememis.

----- spoiler -----

"iste bu önemli dönüm noktasini betimlemek istiyorum."

----- spoiler -----

bre mübarek!
betimlemek istedigin tek sey ’önemli dönüm noktalari’ olsa ya!
with all my love
grange, sayfalarin icine uyku tozu serpmis sanirim; ne zaman bu kitabi elime alsam, sonrasinda uyanmis olarak buluyorum kendimi. oysa insanin uykusunu getirecek cinsten bir eser de degil oyle. lakin neredeyse 3 hafta oldu baslayali, henuz yarisindayim. kaldi ki elimde kitap surundurmekten de nefret ederim.

ha pisman miyim bu eseri okuyor olmaktan? tabii ki hayir. o degil de, neyse. evet.
with all my love
son iki gundur son yarisini okudum ve bitti. cabuk da bitti aslinda.
sasirtici olaylar orgusuyle buyulese de, cogu tesadufler "yuh artik!" dedirtti.

[henuz okumamis olanlar giremez]

mathieu durey; agostina’nin kesfi, manon’un da tasdikiyle "hayatimda gordugum en salak polissin" den ibaret degildi aslinda. her ne kadar mathieu’ in kendisi bile buna inanacak raddeye gelmis olsa da. agostina soylediginde hic ihtimal vermedim ama manon soylediginde "hakikaten de salakmissin be mathieu" dedim. zira ben bile 50 sayfa oncesinden anlamistim luc’un sozum ona intihar sebebini.

manon simonis; sen kuyulara gir, bogul, 60 dakika boyunca nefes alama ve fakat yine de bi sekilde hayatta kalmayi basar, sonra bir jandarmanin dandik kursununda can ver! olacak sey mi?

luc soubeyras; hem seytan, hem baal-zebub, hem de lucifer.

[/henuz okumamis olanlar giremez]

okudugum sure boyunca ve bittiginde agresifligimin sebebini ucurumdan dusen/dusurulen luc’un icime girmis oldugu dusuncesine bagladim.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol